31 Ekim 2020 Cumartesi

Kur'an, Tevrat'taki Babîl Kulesini karıştırdı mı yoksa bir Kur'an mucizesi mi?

 

Bazı ateistler ve misyoneler tarafından dile getirilen Kur'an'ın Tevrat'ta geçen Babîl Kulesini karıştırıp bambaşka bir şekilde kullandığına dair iddiaları mevcût, biz de bu iddiaları çürütelim. Tevrat'ta Babîl Kulesi şöyle geçiyor :



Yar.11: 1 Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynısözleri kullanırlardı.

Yar.11: 2 Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup orayayerleştiler.

Yar.11: 3 Birbirlerine, “Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim” dediler.Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar.

Yar.11: 4 Sonra, “Kendimize bir kent kuralım” dediler, “Göklereerişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.”


Burada görüldüğü üzere insanlar bir kule yapıp yeryüzüne dağılmalarını önlemeye çalışıyorlar. Peki Kur'an'da bu konu nasıl geçiyor da ateistler ve misyonerler Kur'an'ın karışıklık yaptığını söylüyor?


Firavun dedi ki: "Ey devletliler! Sizin benden başka ilahınız olduğunu bilmiyordum. Haman, benim için çamuru pişir'de bir kule yap; belki Musa'nın ilahına çıkarım. Ben gerçekten onun yalancının teki olduğunu düşünüyorum." (Kasas/38)


Görüldüğü üzere Tevrat'ta geçen kuleyle bu kulenin bir alakası yok ancak bu kadarı cevap olarak yetmez. Tarihsel bilgiden yararlanarak delil getirmek gerekiyor.


Eski Mısır'da ilahların katına yüksek bir yapı vasıtasıyla çıkmak gibi bir düşünce mevcûttu. Bu bilgiye Mısırbilimcilerin kitaplarında rastlıyoruz.


Sir Flinders Petrie, ''Religious Life in Ancient Egypt'' kitabında şöyle diyor :


The desire to ascend to the gods in the sky was expressed by wanting the ladder to go up....

''Gökyüzündeki tanrılara ulaşma arzusu ''merdivenle yukarı çıkmak'' ile ifade ediliyordu''


Bir diğer Mısırbilimci I.E.S Edward ise ''The Pyramids Of Egypt'' kitabında şöyle diyor :


The Egyptians were not the only ancient people of the Middle East who believed that the heaven and the gods might be reached by ascending a high building...


''Orta Doğu'da gökyüzü ve tanrılara yüksek bir yapıya çıkarak ulaşılabileceğine inananlar yalnızca Mısırlılar değildi''


Çok açık olarak görülüyor ki Kur'an kuleleri karıştırmadı zaten Tevrat ve Kur'an'da konuların geçiş yerlerinin bir alakası yok. Bundan ziyade Kur'an'da geçen bu ifadelerin Mısırbilimcilerin araştırmalarıyla uyuşması da önemli bir konu. Hz Peygamberin böylesine yerine oturan tarihî bir olguyu bize aktarması mümkün mü?


Bu yapıların içinde piramidlerin olup olmadığı başka bir konu ancak bu konu hakkında bir delil yok. Ancak Fecr Sûresi 10. ayeti şöyle çeviren hocalarımız mevcût :


Kazıklar/piramitler sahibi Firavun'a..


En doğrusunu Allah bilir.


Kaynakça : İslamic-awareness.org


Hz Musa zamanında tuğla kullanıldığına dair makale : https://www.islamic-awareness.org/quran/contrad/external/burntbrick.html











30 Ekim 2020 Cuma

Nuh Tufanının kaynağı Gılgamış Destanı değildir

 


Yine ateistler tarafından sıkça dile getirilen bir diğer konuyla ilgili yazacağım. İddia o ki Tevrat'ta ve sonrasında da Kur'an'da geçen Nuh Tufanının kaynağı Gılgamış Destanıdır. Gılgamış Destanında da tanrıların yeryüzünü bir tufanla cezalandırdığı herkesin malûmudur. Burada sorulması gereken soru  Kur'an'a göre bu tufan ilk defa Tevrat'ta mı geçiyordu? 


Kur'an'a göre Nuh kavminin ve diğer kavimlerin başlarına gelenler ilk defa kutsal kitaplarda geçmiyordu. Konuyu çok dağıtmadan Nuh Kavmine gelirsek Nuh Tufanının Firavunun çevresi ve o dönemde yaşayan Mısırlılar tarafından bilindiğini Kur'an Mü'min Sûresinin 30-33. ayetleri arasında bildiriyor. Firavun'un çevresinde muhtemelen belli bir mevkiye sahip olan ve imanını gizleyen Mü'min (sûreye de ismini veren) Mısırlılara şöyle diyor :


﴾30﴿

 İnanan kişi de şöyle dedi: "Ey kavmim! Doğrusu vaktiyle (peygamberlerine karşı) gruplar oluşturmuş eski toplulukların yaşadıkları felâketlerin benzerinin sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum.


﴾31﴿

 Nûh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonrakilerin durumu gibi. Allah asla kulları için zulmü istemez.


﴾32﴿

 Ey kavmim! Sizin hakkınızda, insanların çığrışacağı günden korkuyorum.


Bu olay geçtiğinde Hz Musa'ya Tevrat vahyolunmamıştı ve Mısırlılar da Nuh kim Âd kavmi nedir? diye sorular sormamışlardı çünkü bu kıssalar neredeyse tüm bölgede biliniyordu. Gılgamış Destanından bölgeye yayılmamıştı tam tersi Gılgamış Destanı da bu hikayelerden esinlenip yazılmıştı.


Diğer yandan kavimlerin hikayelerinin efsaneler haline getirildiği de Kur'an'da Sebe kavmi üzerinden şöyle ifade edilir:


Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır (şehirlerimiz birbirine çok yakın, bunlarını arasını uzat da daha uzun mesafelere gidelim) dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik, onları darmadağın ettik. Şüphesiz bunda, sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır. (Sebe sûresi 19. ayet)


Nuh kavminin bir ayet olarak bırakılması da şöyle geçiyor :


Nûh'un toplumunu da hatırla! Onlar peygamberlerini yalanladıklarında onları suda boğduk ve kendilerini insanlara ders yaptık. Zâlimlere acıklı bir azap hazırladık. (Furkân/37)


Ayrıca Nuh Tufanının birçok kavmin efsanelerinde geçmesi de ilginçtir bu konuyla ilgili bilgiye şu videodan ulaşabilirsiniz :


https://www.youtube.com/watch?v=mglPjLEtPrE&t=2s


Aşağıdaki ayetin de videoda geçen bilgilere işaret ediyor olması muhtemeldir.


Biz de onu (Nuh'u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.


En doğrusunu Allah bilir.




24 Ekim 2020 Cumartesi

Kur'an, Tevrat'taki bazı isimleri (Haman-Azer vb) yanlış mı kullandı?

Bazı misyoneler Kur'an'ın Tevrat'tan kopya olduğunu ve bu kopyalama sırasında da Hz Muhammed'in birtakım yanlışlar yaptığını iddia ediyorlar. Kur'an'ın Tevrat'tan kopya olamayacağını bu blogtaki bir yazımda ispat etmiştim. Şimdi bir de kopyalama sırasında yanlışlık yapıldığı iddiasına bakalım. 


Kur'an ve Tevrat'ta geçen bazı özel isimlerin kullanımları farklılık gösteriyor. Örneğin Haman, Kur'an'da Firavun'un yardımcısı olarak olarak geçerken Tevrat'ta başka bir dönemde yaşamış bir kralın yardımcısı olarak geçiyor. Diğer örnek de Hz İbrahim'in babasının ismi konusu. Kur'an'da Hz İbrahim'in babasının ismi ''Âzer'' olarak geçerken Tevrat'ta ''Terah'' olarak geçiyor. Bir diğer farklılık da İsrailoğullarının Mısır'dan çıktıktan sonra taptıkları buzağıyı kimin yaptığına dair. Tevrat'a göre buzağıyı Hz. Harun yapmıştır ancak Kur'an'a göre buzağıyı Samîrî isimli biri yapmış aksine Hz. Harun onların bu davranışını onaylamamıştır. Misyonerler tam burada şu iddiada bulunuyor Kur'an Tevrat'tan kopyalama yaparken bazı isimleri birbirine karıştırmış ya da başka isimler kullanarak tarihsel hata yapmıştır. 


İlk önce şunu hatırlatmak istiyorum ki Tevrat'ın şu anki halini MÖ 400 civarında babil döneminde yazılmış Tevrat'tan almıştır. Tevrat ; Hz Musa'dan yaklaşık 600-700 sene sonra Yahudi Krallığının Babil Kralı II. Nabukadnezar döneminde işgalden sonra Tevrat tomarlarının birçoğunun kaybolması ya da zarar görmesi nedeniyle tekrar yazılmıştır. Bu yazımı ''Ezra'' isimli bir din adamı yönetmiştir. Kur'an'da da ''Üzeyir'' olarak geçmektedir. Şöyle de bir ayet mevcût :


﴾30﴿

 Yahudiler "Üzeyir Allah’ın oğludur" dediler, hıristiyanlar da "Mesîh (Îsâ) Allah’ın oğludur" dediler. Bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. Allah onları kahretsin! (Gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar!


Konumuza dönersek, isimlerin(Haman-azer vs ) Tevrat'ta ve Kur'an'da farklı geçmelerinin nedeni Tevrat tekrar yazılırken oluşan hatalardır. Kur'an da bu hataları düzeltmek istemiştir ancak iddiamın temelini bu oluşturmuyor. Kur'an'da özel isim kullanımı çok nadirdir. Öyle ki en bilinen kıssalarda bile özel isimler kullanılmamıştır. Yaygın kanının aksine Kur'an'da Havva,Habil,Kabil, Hz ibrahim'in eşleri (Sara ve Hacer) Hz Nuh'un oğullarının isimleri ( Sam-Ham-Yafet ), Hz Yusuf'un zamanındaki yönetici ( Potifar ) dahil olmak üzere hiçbir özel isim geçmemektedir. Ancak neden Haman,Âzer ve Samiri'nin ismi geçmektedir? Onların isimlerinin kullanılmasının anlamı ne? Hatta Hz İsa'nın havarilerinin ve sahabelerin (Zeyd hariç) de isimleri Kur'an'da geçmemektedir o zaman bunun kesin bir anlamı olmalı. İddiam şu : Kur'an'ın kullandığı özel isimlerin Tevrat'la çelişmesinin sebebi Kur'an'ın Tevrat'ta geçen bilgileri düzeltme arzusundan kaynaklanmaktadır. Kur'an hiçbir özel ismi kullanmazken bu isimleri kullanıp Tevrat'taki yanlış bilgileri onarmıştır.


Kur'an Tevrat'ı ''Müheymin'' sıfatı gereği olarak denetleyip doğruyla yanlışı birbirinden ayırmıştır. Hz Süleyman'a ve Hz Harun'a Tevrat'ta atılan iftiraları reddettiği gibi isim kullanımlarında yapılan hataları da düzeltmiştir. 


Ayrıca Haman'ın geçtiği Tevrat bölümünün (Ester Kitabı) bir öykü olduğu ve tarihsel bir gerçekliği olmadığı da birçok hristiyan tarihçi tarafından kabul edilmiştir. 

''The Jewish Encyclopaedia'' şöyle diyor :


Comparatively few modern scholars of note consider the narrative of Esther to rest on a historical foundation... The vast majority of modern expositors have reached the conclusion that the book is a piece of pure fiction

Burayı çevirebilirsiniz.


Yahudilerin tarihsel şahsiyetleri birbirine karıştırıp kendilerine zulmeden bir kralın yardımcısına ''kötü adam'' ismi olarak Haman ismini vermiş olması da gayet makûl duruyor.  Ayrıca Haman isminin Mısır'daki hiyerogliflerde geçtiği de bazı arkeologlar tarafından iddia ediliyor, aşağıya bununla ilgili link bırakacağım.





http://kurandaceliskiyoktur.com/kuran-mucizeleri/64/


Kur'an, Tevrat'taki Babîl Kulesini karıştırdı mı yoksa bir Kur'an mucizesi mi?

  Bazı ateistler ve misyoneler tarafından dile getirilen Kur'an'ın Tevrat'ta geçen Babîl Kulesini karıştırıp bambaşka bir şekild...